Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  BlackWorld'sBlackWorld's  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Uri Geller mucizesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
asi_qenc
Admin
Admin
asi_qenc


Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 18/08/08
Yaş : 32

Uri Geller mucizesi Empty
MesajKonu: Uri Geller mucizesi   Uri Geller mucizesi EmptySalı Ağus. 19, 2008 1:59 pm

İsrailli Uri Geller, çatal ve kaşıkları bükmesiyle tüm dünyaca
tanınmıştı. Ama onun asıl gücü, harita üzerinde sezgisiyle bulduğu
maden ve petrol yatakları.

1970’li yıl­lar­da, U­ri Gel­ler’
kelimenin tam anlamıyla medyatikti, popülaritesi o kadar yüksekti ki,
haftalık programını düzenlemeye üç sekreter yetişemiyordu. Küresel
medyada yük­se­li­şi göz­ka­maş­tı­rı­cıy­dı. Ne mega film yıldızları,
ne de süperstar popçular onun kadar çekici değildiler. Geçen yıllar
Geller´i yavaş yavaş gündemden uzaklaştırırken, biraz da kendisinin
daha içe dönük bir kişiliğe büründüğü görülüyordu. O yıl­lar­dan son­ra
yine de, U­ri’nin inzivası pek gerçekleşebilmiş sayılmaz. “Henüz
anlat­ma­dı­ğım pek­çok şey yap­tım” di­yor. Şimdi­ler­de özel
yaşamıyla başbaşa, hat­ta yan­lız­lı­ğı seç­miş, ken­di ka­bu­ğu­na
çekilmiş gi­bi gö­rü­nü­yor. Peki, Geller kimdi? 60´lı yıllardan sonra
dünyanın tanıdığı İsrailli Uri Geller, pşisik yetenekleriyle tanındı,
metalleri büküyor, küçük objeleri düşünce gücüyle hareket
ettirebiliyordu. Bir ara, Puharich adlı bir gizemci veya UFO´cuyla
beraber olmuş ve dünyadışı bir zekayla ilişkisi olduğu sansasyonu
yayılmıştı ama bu iddianın sonu gelmedi. Sonraki yıllarda Geller, başta
Massachusetts Technology University olmak üzere birçok araştırma
kurumunda bilimcilerin gözleri önünde, deneylere katıldı ve çoğu zaman
da başarılı oldu. Ünlü Amerikalı illüzyonist James Randi´nin
düşmanlığını kazandı, Randi, Geller´in yaptıklarının bir illüzyon
olduğunu ve kendisinin de aynı şeyleri yapabildiğini iddia ediyordu.
Randi´nin tüm karalama çabalarına rağmen, Geller bu saldırılardan
etkilenmeyerek işine devam etti. Sonraki yıllarda Geller, toprakaltı
kaynaklarını sezgiyle bulma olayına yöneldi ve bu alanda da oldkuça
başarılı oldu.

O, bir dünya vatandaşı.

İnanılmaz
olaylar koleksiyoncusu ve yayıncı Char­les Fort, Geller’in, kaşıkları
erit­mek, met­re­ler­ce u­zak­lık­ta­ki in­san­la­rın cep­le­rin­de­ki
a­nah­tar­la­rı e­ğip, bük­me yete­neği­ni “Vah­şi Ye­te­nek­ler-Wıld
Ta­lents” adlı çalışmasında topladı. Fort’un­ derlediği tüm bu
va­ka­lar tek tek e­le a­lın­dık­la­rı za­man ken­di iç­le­rin­de küçük
olaylar gi­bi gö­rü­le­bi­lir­ler, fa­kat U­ri Gel­ler’in gi­zem­li
dün­ya­sı­nı top­tan bir pota­da erit­erek değerlendirmek mo­dern
fi­zik­te bir ka­os ya­rat­ma­ya ye­terlidir. Konunun bazı uzmanlarına
göre, Gel­ler’in “Bu a­ca­ip ka­ba ve ba­zen ­de bu­da­la güç­ler”
di­ye ad­lan­dır­dı­ğı bu doğaüstü güç kaosu bilinen ge­le­nek­sel
mucizelerden ay­rıt edilmelidir. İlkel kültüre a­it Şa­man­lar kendi
ruh­sal ve tin­sel ha­yat­la­rın­dan, bağ­lı ol­duk­la­rı kül­tü­rün
ge­le­nek­le­rin­den ve top­lu­luk­la­rı­nın sağ­lı­ğın­dan
ay­rı­la­maz­lar. Ras­pu­tin, St. Te­re­sa ve ruhçu D.D.Hu­me gi­bi
Av­ru­pa­lı sü­pers­tar­lar, büyücüler, do­ğa­üs­tü o­lay­la­rın
ma­ni­pü­la­tör­le­ri, biz­le­re ya­şa­mış ol­duk­la­rı kül­tü­rün
i­çin­de na­sıl yer al­dık­la­rını ve bu kül­tü­rün i­çin­de na­sıl
va­rol­duk­la­rını hak­kın­da anlatı­r­lar. Tıp­kı Gel­ler o­la­yın­da
ol­du­ğu gi­bi. İlk ba­kış­ta Gel­ler, mo­dern dün­ya­nın ge­tir­di­ği
bir kar­ma­şa­yı doğ­du­ğu gün­den be­ri ya­şadığı görülür. İs­ra­il ve
Kıb­rıs’ta ye­tiş­miş, Ka­to­lik bir o­ku­la git­miş, beş dil konuşu­r
ve üç ay­rı kı­ta­da beş ay­rı ül­ke­de e­vi vardır. Si­zi
şa­şırt­ma­sın! O bir dün­ya va­tan­da­şıdır!

Joker´in oyunu.

Sir
Cle­ment Fre­ud’un tav­si­ye­si i­le, Gel­ler ve a­i­le­si o­la­rak
Berk­shi­re’da yaşıyorlar. “Bu­ra­sı me­de­ni bir taş­ra. Bu­ra­yı
se­vi­yo­ruz.” di­yor U­ri. Evine gittiğinizde, bir İn­gi­liz kö­yün­de
ol­ma­sı ol­duk­ça şa­şır­tı­cı o­lan Gra­ce­land sti­li ka­pı­yı
U­ri’nin es­ki dostu Shi­pi aç­ıyor. Sı­cak ve ses­siz biri olan
Shi­pi, mer­mer döşemede ka­ya­r gibi yürüyerek çi­zim o­da­sı­nı
gös­teriyor. U­ri, şor­tu­nu giy­miş, son de­re­ce dost­ça
zıp­la­ya­rak gi­rer­ken “mer­ha­ba” diyor. Ev, yal­dız­lı mer­merlerle
par­lı­yor­. Ve kris­tal pi­ra­mit­ler, mer­mer sü­tun­lar ve gü­zel
bir de­ni­zal­tı sa­ra­yı­nı an­dı­ran de­niz kabuk­la­rı dikkat
çekiyor. Ka­ne­pe­ler çok ge­niş an­cak bir de­niz a­ne­mon
çi­çe­ği­nin ku­ca­ğı­na dü­şer­miş­çe­si­ne ha­fif­. Ça­lış­ma o­da­sı
sa­rı du­var ka­ğıt­la­rı i­le kap­lı. Kah­ve seh­pa­sın­da­ki ko­mik
hey­kel­ler bü­kül­müş ça­tal bı­çak ta­kım­la­rın­dan ya­pıl­mış­.
Sorula­rı­ma, son de­re­ce ba­kım­lı A­rap bah­çe­si­nin ö­te­sin­de­ki
yol­da, U­ri’nin 4-5 yaşla­rın­da­ki ço­cuk­luk ön­se­zi­le­ri­ni
sor­mak­la baş­lıyoruz. Genç­lik yıl­la­rın­da­ki en ente­re­san
o­la­yın, ay­nı za­man­da ev­ren­sel bir ta­dı var. O­lay, U­ri’nin
Kıbrıs´ta git­ti­ği keşişlerce iş­le­ti­len Ka­to­lik ya­tı­lı o­kul­da
geçmiş, Lefkoşa’dan 40 mil u­zak­lık­ta­ki tepe­ler­de ger­çek­leş­miş.
Mil­ler bo­yun­ca de­lik­ler a­çıl­mış te­pe­ler­de, do­ğal mağaralar,
pa­saj­lar ve de­rin çu­kur­lar var­dı, diyor. Bu­ra­la­rı alışılmamış
ol­ma­sı­nın yanı­sı­ra o­la­ğa­nüs­tü teh­li­ke­liy­di de. Fa­kat
U­ri, ortamın sa­kin­li­ğin­den ve u­zak­lı­ğın­dan zevk a­lı­yor, bir
cep fe­ne­ri ve te­be­şir­le du­var­la­ra iz­le­di­ği yo­lu
i­şa­ret­li­yor­. Bir ke­re­sin­de da­ha ön­ce hiç ol­ma­dı­ğı ka­dar
la­bi­ren­tin de­ri­ni­ne gir­iyor. Fa­kat i­zi­ni takip e­de­rek ge­ri
dön­me­ye ka­rar ver­di­ğin­de, te­be­şir çiz­gi­le­ri­nin hiç­bi­ri­ni
bulamıyor. Çı­kış yo­lu­nu a­rar­ken çıl­dıracak gibi oluyor ve
pa­nik­liyor. An­cak da­ha son­ra bu pa­nik ye­ri­ni ü­mit­siz­li­ğe
bı­rak­ıyor. “Yak­la­şık bir sa­at Tan­rı’ya du­a et­tim” di­yor. Da­ha
son­ra u­zak­tan kö­pe­ği Jo­ker’ın hav­la­ma se­si­ni duy­uyor.
A­ra­bay­la 40 da­ki­ka­lık me­sa­fe­de­ki e­vin­den ge­len kö­pe­ği
bir an­da ya­nın­da be­li­riyor ve Jo­ker do­lam­baç­lı yol­lar­dan
geçerek U­ri’yi gün ı­şı­ğı­na çı­ka­rır­ken ne­şe i­çin­de
oy­nuyorlar.

Doğumda yaşanan mucize

Bu mo­dern mitin
özünde ö­te­ki dün­ya­dan yankılar duyuluyor. Yu­nan ve İs­kan­di­nav
mi­to­lo­ji­si­nin ye­ral­tı yol­cu­luk­la­rı, ce­na­ze ve ye­ni­den
do­ğuş tö­ren­le­ri­nin başlangıçla­rı, hayvansal i­le ta­mam­lan­ıyor.
Uri, geç­miş­te di­ğer ruh­çu­ların veya büyücülerin yaptıklarını pek
o­ku­ma­mış. Ge­le­cek­te de o­ku­ma­ya­ca­ğı­nı, bu­nu ka­sıt­lı
o­la­rak yap­tı­ğı­nı söy­lü­yor. Bu a­ra­da o­da­ya gi­ren kö­pe­ği­ni
Jo­ker o­la­rak ta­nıt­ıyor. Şim­di­ye ka­dar hep bir kö­pek sa­hi­bi
ol­muş, hiç kö­pek­siz kal­ma­mış. Pek ­çok kö­pek sa­hi­bi­ne ga­rip
ge­le­cek a­ma tüm kö­pek­le­ri­ne hep “Jo­ker” a­dı­nı ver­miş. San­ki
onları bir bütün olarak ta­nı­yor. Tek tek de­ğil an­cak or­ji­nal bir
mo­del şab­lo­nu­nun tek­rar­la­nan e­le­man­la­rı o­la­rak algılıyor.
U­ri, ço­cuk­su ta­vır­lı, son de­re­ce çe­ki­ci ve hoş bir a­dam. 48
ya­şın­da i­ken 18 ya­şın­da o­la­bi­len ve nor­mal ö­te­si her o­la­ya
damga­sı­nı vur­muş­ birisi. Gel­ler si­zin­le ko­nu­şur­ken tüm
dik­ka­ti­ni si­ze ve­ri­yor. Se­si iç­ten bir mem­nu­ni­yet­ten a­çık
bir gü­ve­ne ge­çiş­ler ya­pı­yor. İki o­to­bi­yog­ra­fi kitabında,
U­ri’ye en ya­kın ki­şi­ olarak Shi­pi´den söz e­di­li­yor. Shi­pi, 30
yıl ön­ce Uri’yi İs­ra­il or­du­sun­da keş­fet­ti­ğin­de he­nüz 12
ya­şın­day­dı. U­ri’nin o­kul­da hal­ka açık ilk gös­te­ri­si­ni
dü­zen­le­dik­ten son­ra o­nun hem ma­ne­je­ri, hem de Dr. Wat­son’ı
ol­du. U­ri sık sık ba­şın­dan ge­çen o­lay­la­rı an­la­tır­ken bir
sü­re son­ra Shi­pi’nin de bir ha­yal a­ra­cı gi­bi o­ra­da ol­du­ğu­nu
far­ke­di­yor­su­nuz.

U­ri’nin e­şi Han­na, Shi­pi’nin
kız­kar­de­şi. U­ri’nin “O be­nim a­yak­la­rı­mın ye­re sağ­lam
bas­ma­sı­nı sağ­lı­yor” de­di­ği e­şi Han­na, bu ko­nu­nun i­çin­de
çok faz­la yer al­mı­yor. U­ri’nin oğ­lu­nun do­ğu­mu­nu dinlerken, bu
do­ğu­mun da­ha çok Han­na’ya a­it bir o­lay ol­du­ğu­nu
zan­ne­di­yorsunuz. A­ma ha­yır. U­ri bu o­lay­da da o­dak nok­ta­sı.
“Zor bir do­ğum­du. Shi­pi ve ben has­ta­ne ko­ri­do­run­da bek­ler­ken
dok­tor geldi ve Han­na ıkın­ma­ya baş­la­maz­sa se­zar­yen
ya­pa­cak­la­rı­nı söy­le­di. O­la­bil­di­ğin­ce kon­san­tre ola­rak
“A­çıl,a­çıl,a­çıl...” di­ye ba­ğır­dım. Yak­la­şık beş da­ki­ka son­ra
do­ğu­mu ya­pan jine­ko­log ge­le­rek “A­man Tan­rım, ba­şar­dın”
de­di.” U­ri zen­gin­leş­ti­ril­miş de­tay­la­rı o­lan
fan­te­zi­ler­den zevk al­ıyor. O­kul­da, ken­di ya­rat­tı­ğı can­lı
u­zay yo­lu hi­ka­ye­le­ri i­le sı­nıf ar­ka­daş­la­rı­nı bü­yü­le­miş.
Ya­yın­lan­mış tek ro­ma­nı “Shawn”, bun­la­rın ge­liş­miş bir
ver­si­yo­nu­. Öyküde bir nes­lin so­na er­me­si, kris­ta­lin
sı­vı­laş­ma­sı, kah­ra­man Shawn’un gö­lün ü­ze­rin­de koşması gibi
desenler var. Uri kendi gücünü da böyle bir desen olarak tanımlıyor,
bazı insanların deseni olabilir, diyor ama me­talleri eğriltirken
“Bü­kül” ke­li­me­si­nin tek­rar­lan­ma­sını konsantrasyo­na bağlıyor
ya da tele­pa­ti i­le gö­zün­de can­lan­dır­dı­ğı bir ek­ran­da
bir­şey­le­rin be­lir­me­si­ni bek­le­ye­rek me­tal­le­ri bükü­yor.

Or­ta­do­ğu’nun
sı­kın­tı­lı yer­le­rin­de bü­yü­yen bir ço­cuk o­lan U­ri,
o­yun­la­rın­da şe­kil­le­ri kü­çük ha­ya­li u­zay ro­ket­le­ri­ni
tem­sil e­den mer­mi­ler top­lar­dı. Bir­kez, as­ker o­lan baba­sı,
genç U­ri’ye bir ta­ban­ca­da mer­mi ol­ma­dı­ğın­dan e­min ol­ma­nın
yo­lu­nu öğre­ti­yor­du. Boş si­la­hı kü­çük ço­cu­ğa ver­di. Ne­şey­le
bir he­de­fe ni­şan a­lan ço­cuk, te­ti­ği çek­ti ve si­lah pat­la­dı.
Oysa, silahın boş olduğundan emindiler. U­ri,or­du­ya
katıl­dı­ğın­da,e­ği­ti­minin bir par­ça­sı o­la­rak ağır bir
si­lah­la­ çö­lü­ geç­me­si ge­re­ki­yor­du. Yo­la çık­ma­dan ön­ce
yü­kü­nü ha­fif­let­mek i­çin, kur­naz­ca si­la­hı­nın iç a­teş­le­me
meka­niz­ma­sı­nı çı­ka­rdı. An­cak e­ği­ti­min so­nun­da si­lah­la­rın
a­teş­le­ne­ce­ği­ni öğrenerek deh­şe­te dü­ştü. Te­ti­ği çek­ti­ğin­de
hiç­bir­şey ol­ma­ya­ca­ğı­nın ve hi­le­si­nin or­ta­ya çı­ka­ca­ğı­nın
bi­lin­cin­de ü­mit­siz­ce yo­lu­na de­vam et­ti. An­cak e­mir
ve­ri­lip­ te­ti­ği çek­ti­ğin­de si­la­hı mu­ci­ze­vi bir şe­kil­de
mer­mi­yi a­teş­le­di. Bu da onun çevresinde oluşan mucize halkasının
bir parçası.

Onbeş mil ötede ortaya çıkıyor...

U­ri,
pek çok ta­ti­li­ni, Kı­zıl­de­niz’de da­la­rak ge­çir­miş.
Kö­pek­ba­lı­klarıyla boğuşmuş, onların mermi şekline hayran. Ona göre,
gö­rün­mez­li­ğin­de­ki bü­yü­lü etkisiy­le mer­mi veya roket şekli saf
ve ki­şi­sel bir mo­ti­fe ben­zi­yor, bel­ki de konsantrasyonunun bir
sem­bo­lü gibi. Av­ru­pa folk­lö­rü i­çin­de sade­ce vam­pi­ri veya
kurt adamı öl­dü­ren gü­müş mer­mi de­ğil, es­ra­ren­giz bir şekilde
in­san­la­rı da za­yıf­la­tan, Or­ta­ Ça­ğ´a a­it bil­gi­ler­de­ki “Cin
Vu­ru­şu” da bu­na da­hil. (Cin vuruşu, tüm ruhsal gücün tam
konsantrasyonla bir yere yoğunlaştırılarak, yıkıcı etki yaratılması
yönünde bir inançtı.) Bir ilginç olay daha var, tanıkların
anlattıklarına göre bu olay, U­ri’nin a­ni, bek­len­me­yen ve i­yi
belgelen­miş bir ışınlanma olayı. Bir an ar­ka­da­şı­na al­dı­ğı
he­di­ye i­le New­ York sokak­la­rın­da ko­şar­ken birden kendini 150
mil ö­te­ki ar­ka­da­şı­nın evinin ça­tı­sın­da­ki limonlu­ğun
cam­la­rı a­ra­sın­dan ge­çerken buluyor. Cam kı­rık­la­rı a­ra­sın­dan
kalkarken ye­ni al­dı­ğı he­di­ye­nin yani te­les­ko­bun ha­la e­lin­de
ol­du­ğu­nu far­ke­diyor. An­cak U­ri, i­çin­den çı­kı­la­ma­yan bu
bü­yü­nün pa­ro­di­siyle yani pa­ra i­le il­gi­le­ni­yor­. Böylece
sahip ol­du­ğu pek­çok şe­yi pay­la­şı­yor­. Ha­yal ve ger­çek
a­ra­sın­da­ki de­ği­şim a­ra­cı, bü­yü­le­ye­bil­di­ği gi­bi
sı­ka­bi­lir­, diyor.

U­ri,bü­yük dar­lık i­çin­de ya­şa­yan
bir a­i­le­de ye­tiş­ti­ri­len tek ço­cuk. Her­za­man zen­gin ve ün­lü
ol­ma­yı is­te­miş­. Med­ya o­nu ün­lü yap­tı an­cak ba­şa­rı­lı
pet­rol a­raş­tır­ma­la­rı ve ma­den şir­ket­le­ri i­le zen­gin ol­du.
Ön­ce ha­ri­ta­yı a­raş­tı­rır, son­ra kü­çük bir u­çak­la, e­li
pen­ce­re­nin dı­şın­da, i­çin­den ge­len bir his­le ma­den
ya­tak­la­rı­nın yer­le­ri­ni belirliyor. U­ri, bu­nu bir iş o­la­rak
ka­bul e­diyor, ken­di­si­nin­ de bu­nun i­çin pa­ra al­dı­ğı­nı
düşünüyor. Baş­ka bir a­nı­sı i­se U­ri ve Shi­pi’nin Lon­dra’da bir
kumarhanede kazan­dık­la­rı 17.000 Po­und. Er­te­si sa­bah bir iş
gö­rüş­me­si­ne gi­der­ken güç­le­ri­ni kötü­ye kul­lan­dı­ğı
dü­şün­ce­sine kapılıyor ve U­ri, bu bas­kı ne­de­niy­le a­ni bir
ö­lü­me sü­rük­le­ne­ce­ği his­si­ne ka­pıl­ıyor, bu­nun ü­ze­ri­ne
li­mu­zi­nin pen­ce­re­sin­den tüm bank­not­la­rı dışarı a­ta­rak
ra­hat­lıyor.

Şa­man­la­rın dış­ dün­ya yol­cu­luk­la­rı­nın
mo­dern bir kar­şı­tı, e­şit­li­ği sa­yı­la­bi­le­cek şey;
la­bo­ro­tu­var­lar­da­ki du­yum­sal ka­yıptır. As­lın­da U­ri için
bi­lim­sel me­to­dun teh­li­ke­si, U­ri’nin ye­te­nek­le­ri­nin
ba­şa­rı­sızlığı de­ğil an­cak ken­di ger­çe­ği­ninin söz­de
“bi­lim­sel” te­rim­ler­le ta­nım­la­na­cak ol­ma­sı. Bir hams­ter,
te­ker­lek ü­ze­rin­de ba­ğım­sız­lı­ğı­nı geliş­tir­miş mi­dir? Fa­kat
bu mo­dern, kü­çül­müş, tek­no­lo­jik a­çı­dan kur­naz dünya, ken­di
en­di­şe duy­gu­la­rı­nı doğ­ru­la­mak i­çin sinsice Uri Geller´e
ih­ti­yaç du­ymuyor mu? Geller´in evinden ayrılırken onun bir sözü
yankılanıyor; "Her ço­cu­ğun doğaüs­tü kuv­vet­ler­le bü­kül­müş ruhsal
bir a­nah­ta­rı ol­ma­lıdır. Bu inanç gücüyle gelecekte tüm bükülmez
engelleri bükme konsantrasyonunu elde edecektir."

Geller ve kuşkucular

Uri
Geller´in yaptıklarını bir hile olduğunu ileri sürenler var. Metalleri
bükmek ve saatleri durdurmak gibi Geller gösterileri, kuşkuculara göre
yapılabilir şeylerdir. Bir görüşe göre ise, bazı bilim adamları
Geller´i test ederlerken sonuçlar üzerinde pek titiz davranmadılar ve
hatta çok yumuşaktılar. Geller´in toprakaltı kaynaklarıyla ilgili
buluşları ise, Geller karşıtları çok ciddiler, Uri sezgiyle bulduğunu
iddia ettiği yeraltı kaynaklarını laboratuarlarda deneyler yaparak,
endüstri casusluğu örgütlerini kullanarak öğreniyor ve yalan söylüyor.
Ama bunun kanıtları ortaya konmuş değil. Kuşkucu savaş lordlarına göre,
Geller´de kesin olarak kanıtlanan telepati, durugörü, kehanet ve
psikokinezi yeteneklerine raslanmış değil. Yine bazı sahne
illüzyonistlerine göre, Geller´in yaptıkları dahice bir sahne oyunundan
başka birşey değil. Uluslararası Sihirbaz Kardeşler Birliği´nin
başkanlarından olan David Berglas, Doğaüstü İddiaları Bilimsel
Araştırma Komitesi ile işbirliği yaptıktan sonra, "Eğer Geller´de
yaptıklarının kaynağı olan bir doğaüstü güç varsa, o bu gezegende bu
güce sahip tek insandır. O bir fenomendir, saygı göstermeliyiz ama bu
saygı bir sahne sihirbazına gösterilen saygıyla eşit olmalıdır."
diyordu. Öte yandan, bütün bu karşı çıkışlara rağmen, bu güne kadar hiç
kimse Geller´in yaptıklarının içyüzünü açıklamış değil.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://blackworld.forummum.com
 
Uri Geller mucizesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Metafizik :: Psişik Yetenekler-
Buraya geçin: