Dış alemden gelen bilgiler bize duyular kanalı ile gelir. Fakat bu
çok sınırlıdır. Bir kimseyi işitebilmemiz, onun etrafında mevcut olan
şartlarla mümkündür. Görmek de böyledir. Çeşitli topluluklarda
kelimeler vasıtasıyla insanlarla fikir alışverişinde bulunabiliriz. Bu
bakımdan çoğunlukla düşüncelerimiz irademize bağlı olarak ve olmayarak
ihanete uğrarlar. Bununla birlikte, bazı ölçüler dahilinde duyularımız
genişlik kazanabiliyor. Mikroskop, teleskop, telefon, faks gibi aletler
duyularımızın içinde bulundukları yetersizlikten kısmen kurtarmaktadır.
Öte yandan bilim, sayısız titreşimlerin mevcut olduğunu bize şöyle böyle anlatmaktadır.
İşittiğimiz
seslerin frekansı 32 - 33.000 hertz frekanslı seslerdir. Gözümüz de 450
trilyon kırmızı ışık ile 750 trilyon mor ışık arasında hareket eder.
İmajinasyon ısı ile elektrik titreşimleri arasında bir yere sahiptir.
Bu yüzden onun fizik tesirleri pek fark edilmiyor. Şüphesiz ki bilimde
birçok eksiklikler mevcuttur.
Bu eksiklikler, kâinata yayılmış
gerçek titreşimlerle ilgili değildir. Bilimin ağır ilerleyişi, bizim
için bilinmez olan seyyal dünyaları tanımamıza bir engel teşkil
etmektedir. Araştırmalarımızı genişletmek için şu andaki algılarımızı
yeteri derecede temizlemeliyiz. Yeni duyumlar kazanmalıyız. Şuur
sahasını genişletmeliyiz. Bu mesele, eski veya şimdi yazılmış olsun,
anlatılan normalüstü olayların varlığı kabul edilirse, durugörü,
telepati, telekinezi, ipnotizma gibi medyumsal olaylarda ortaya
konmuştur.
Nedense, bu olaylar akademik bilim tarafından pek
itibar görmemiştir. Bu yüzden de resmî öğrenime dahil olmamıştır.
Bilginler tarafından bütünüyle incelenmemiştir. Bu, iki sebepten ileri
gelir: 1. Bu olaylar üzerinde yapılan gözlemler, karmakarışık ve bozucu
karakterde ortaya çıkmış, bir türlü hüküm altına alınamayan bir
kendiliğindenliğin (ve değişkenliğin) bulunmasından ileri gelmiştir. 2.
Nihayet profesyonel medyomların bilimsel olmaktan ziyade kazanç hırsı
ve şöhret budalalığı yaparak birtakım sahte melekeleri ortaya
koydukları da bilinmektedir.
Bu yanlış düşünceler, genellikle
psişizm hakkında insanların kabul ettikleri peşin fikirler üzerine
dayanır. Psişik olayların değeri hakkında bir aydınlığa kavuşmak
istenirse, bütün dinsel ve felsefe ile ilgili her şeyi bir tarafa itmek
ve olumlu bir tarzda yeni bilimsel usullerle incelemek gerekir.
Bilim en azından aşağıdaki süreçleri gerektirir:
1. Gözlem, olayların aydınlığa çıkarılması.
2. Tecrübe, yani her yönü ile incelenmeye izin veren değişik şartlar içindeki aynı olayların meydana çıkması.
3. Ölçü vasıtalarının mevcut olması.
4. Herkesçe gerçekleştirilebilecek olan kanunların ortaya çıkması.
5.
Sadece olayları açıklamaya yarayan değil, aynı zamanda yeni olayları da
görünür hâle getiren verimli hipotezler kurup, halka sunmak gerekir.