İlk ruh nerede ortaya çıktı!
YIL 1847.
New York/Hydesville
John D. Fox, eşi ve iki kızıyla terk edilmiş bir eve yerleşti.
Yeni evlerinde çok mutluydular ama geceleri evden çıkan tuhaf seslerden, mobilyaların yer değiştirmesinden, tabloların sık sık düşmesinden rahatsızdılar.
Bir yıl sonra...
Evin iki kızı 16 yaşındaki Margaret ile 13 yaşındaki Kate, mayıs ayının bir gece vakti masada oturuyorlardı. Yine benzer bir ses duydular. Kate elini masaya vurarak, "Odada iseniz benim gibi yapın" dedi. Odada benzer bir ses duyuldu.
"Erkek misin sen?" diye sordular. Ruh cevap vermedi.
"Ruh musunuz" sorusunu ise ruh masayı yerinden oynatarak yanıt verdi.
İki kız kardeş ruha, "Çatal Ayak" adını verdiler.
O günden sonra komşuları, Fox ailesini ziyarete gelip masanın etrafına dizilmeye başladı. "Çatal Ayak" her soruya, masa ayaklarından çıkardığı tuhaf seslerle yanıt verdi; tüm dertlere derman oldu.
"Çatal Ayak"ın kim olduğu da sonra ortaya çıktı; evin eski sahibi Charles Ryan idi. Cinayete kurban gitmişti.
Ölen yakınlarından haber almak için Fox ailesinin kapısından ayrılmayan kalabalıklar masada yer kapmak için para vermeye başladılar. Fox’lar çok memnundu bu tatlı kárdan.
"Çatal Ayak" artık tek başına yeterli olamadı. Zamanla Benjamin Franklin gibi başka ruhları da yardıma çağırdı.
Fox’lar zamanla, "Spiritüel Gözlemler Merkezi" kurdular. 1852’de Cleveland’da ilk kongrelerini yaptılar. On binlerce insan bu işe merak sardı, "medyum" oldu.
Ancak oyun bozuldu...
Buffalo kliniği şefi Dr. Austin Flint, iki kız kardeşi muayene etti. "Çatal Ayak"a atfedilen gürültüleri bazı kasların ani gerginliğiyle farkında olmadan kızlar çıkarıyordu. Bütün gizem, kızların vücutlarında gizliydi.
Fox ailesi oluk gibi gelen paraların kesilmesini istemedi hiç.
Ta ki 21 Kasım 1888 tarihine kadar.
Kız kardeş Fox’lar gürültülerin ayak başparmaklarından kaynaklandığını açıkladı.
Kate, New York Herald Tribune Gazetesi’ne, "30 yıldır kız kardeşim ve ben, halkı aldatmaktan başka bir şey yapmadık" dedi.
Dedi demesine de kimse inanmadı. İnsanoğlunun bir gerçeğiydi; sadece inanmak istediğine inanıyordu.
Ruh çağırma ABD’den Avrupa’ya sıçradı. Çok da popüler oldu.
Küçük kızı Leopoldine’yi kaybeden aydınlanmacı yazar Victor Hugo bile ruhsal yıkımını ruh çağırma seanslarına katılarak gidermeye çalıştı.
İnsanoğlu gerçeklikten kopmayagörsün; bak başına neler geliyordu...
soner yalçın
www.hurriyet.com.tr