Varlıklar arasında kurulmuş olan sempati alanı, tesirlerin akışını
sağlayan bir ortamdır. Bedenli veya bedensiz, her varlık bir diğeri ile
bu ortam sayesinde tesir alışverişini sağlar. Varlığın içinde bulunduğu
sempatizasyon değerleri, gelen tesirlerin bir kısmını almasına, bu
değerlere uygun olmayanları ise bloke etmesine yol açar. Dolayısıyla,
varlıklar arasındaki tesir ilişkisi ancak uygun sempati alanlarının
oluşmasıyla mümkündür.
Bir varlığın sempati alanı, tekamül
seviyesinin gerektirdiği ihtiyaçlara göre biçimlenir ve sempatizasyon
değerleri bu ölçeğe uygun olarak ortaya çıkar. Burada önemli olan
nokta, varlığın, kendisinden kaynaklanan - sebebinin kendisi olduğu -
sempati alanını bilememesidir. Yani, hangi tesirleri çeken ve
hangilerini iten bir ortamda olduğunu açıkça fark edemez. Bu yüzden
sempati alanının şuurlu bir sistem tarafından korunması gerekli olur.
Varlığın
sebep olduğu sempati alanı, bir bakıma mıknatısın çevresindeki manyetik
alana benzetilebilir. Kendi başına bu alanın devamlılığını koruyamaz
ama kendisi sayesinde bu alan vardır ve belirli kanunlara bağlı olarak
işleyen alandan faydalanır. Koruyucu mekanizma da genel tekamül
çerçevesi içinde sempati alanının bütünlüğünün bozulmadan kalmasını
sağlar. Kısaca, burada alana müdahale yoktur. Aksine, dıştan müdahale
olmaması için korunmaktadır.
Anlaşıldığı kadarıyla, varlığın
tatbikatında hürriyetini engelleyen hiçbir şeye müsaade edilmemektedir.
Kendinden kaynaklanan sempati alanının değerlerine uygun tesirleri
alması için tam bir hürriyet içinde olması sağlanmıştır. Her varlık,
ihtiyacı olan tesiri mutlaka alır. Bu tesiri kendi ölçülerine göre
değerlendirip tatbikata geçtiğinde de yine bilgisizliğinden dolayı
kendisine zarar verecek bir hamle yapmaya yeltenirse, bu sefer aynı
alanın çekeceği koruyucu tesirler ile ikaz edilir, yol gösterilir veya
yardım görür. Ama hiçbir zaman zorlayıcı bir ortam, hürriyetini
kısıtlayan bir durum yaratılamaz.
Bu çerçeve içinde obsesyon
olayına baktığımızda, tekamül gereği olarak her varlığın karşılaşması
mukadder bir tesir alışverişi görürüz. Klasik anlamda; “bedensiz bir
varlığın insana musallat olması ve onun zaaflarından faydalanarak
yaşamına girmesi, kendi isteklerine göre insanı kullanıp sonunda
perişan olmasına yol açması” diye tanımlanan obsesyon olayı aslında bu
kadar dramatik ve basit değildir.
Obsesyon, varlıklar arasında
özel bir tesir iletişimini gerçekleştiren yakınlaşmadır. Obsesyon
olaylarının dış görünümüne bakarak bir tanımını yapmaya kalktığımızda,
önce hangi tür yakınlaşmaları inceleyeceğimizi bilmeliyiz. Hastane
koridorlarına ve ruh hekimlerinin kayıtlarına geçecek bir noktaya
ulaşmış olayları ele alırsak, karşımıza çıkan klinik tablo gerçekten
dramatik ve klasik tanımı doğrular niteliktedir. İrade azalması ve
saplantılı fikirler gibi psikiatrik özelliklere bakarak yapılan
tedavilerin de bir sonuç vermediğini bu arada belirtelim. Çünkü
günümüzde bile, psikiatri ekolü hâlâ obsesyonu olayın ardındaki gerçeği
görmeden, bir kör döğüşü biçiminde gidermeye çabalamaktadır.
Obsesyon
olayları en çok bedensiz bir varlığın bir insana musallat olması
biçiminde dikkati çeker. Musallat olan varlık sayısı birden fazla da
olabilir. Bedensiz bir varlığın birden fazla insana musallat olduğu
durumlar ise çok daha ender görülen olaylardır. Bu son tip obsesyonlar
genellikle kısa sürebilir. Analitik tablosu da biraz karmaşıktır.